Zamansız Teknolojiler Kampı ve Zamansız Buluşmalar#2’de bir araya geldiğimiz çok sevgili hocamız Ela Ünler; Zamansız için duygularımızın bizim için ne denli önemli olduğunu ve var olma sebebini anlatan bu yazıyı yazdı.
Bir insanı diğer canlılardan ayıran temel özelliklerinden biri davranışları üzerinde düşünerek neyi daha farklı veya aynı şekilde yapıp yapamayacağını düşünebilmesidir. Büyük güç ama bu gücü pek de kullanmadığımızı veya kullanamadığımızı fark ediyorsunuzdur. Hatta bırakın kullanmayı neredeyse inkâr etme derecesindeyiz. Hemen ‘yok ben kişisel gelişimime çok önem veririm’ diye tepki vermeyin çünkü bunun biraz daha fazlası var.
Duygularımızın bizim en büyük nimetimiz olduğunu uzun yıllardır fark edip üzerinde düşünen bir bilim insanı olarak çevreme baktıkça birçok kişinin duygularını bırakın kabul etmeyi onları reddetmek üzerine yaşadığını gözlemliyorum. Mesela, ‘keşke öyle kızmasaydım’ veya ‘ne vardı şimdi o kadar ağlayacak’, ‘beni çıldırttı yoksa ben sakin bir insanım’ veya ‘ben çok mantıklı biriyken böyle duygusallık bana hiç yakışmıyor’ derken kendimizi buluveriyoruz. Hadi duygularımı fark etmek istiyorum diyelim o zaman da onlarla ne yapacağımı bilemeyip kucağıma bomba düşmüş gibi bir onda onu üzerimden atmaya ve yargılamaya hatta akla büründürmeye çalışıyoruz. Duyguların neden var olduğunu özetleyeyim.
Duygular, evimize hırsız girmesin diye taktığımız alarm gibidir. Hayatımızda bazı ihtiyaçlarımızı fark etmediğimiz veya hayatımızın olmazsa olmazı diye tutunduğumuz konu, kişi ve inançlara fazla tutunduğumuzu haber verirler. Bize şunu söylerler ‘bir şeyi abartıyorsun ve ben de buna dayanamayıp sana haber veriyorum, bundan sonra bir şey veya şeyleri farklı yapmaya başlamazsan ben kendimi sana sürekli göstereceğim’!
Mesela kendimi takdir edemeyen biriysem, belki kendini öven insanlara kızıp onlarla sorun yaşıyorumdur. Beni dinlemeyen sevgilime duyulmaya ihtiyacım var demek yerine ona trip atıp iletişimi kesiyorumdur. Yaşamımda keyif ve sevince o kadar az yer vardır ki eğlenceli bir ortamın hiç bitmemesi için o anı uzatmaya çalışıyorumdur. Yaptıklarımdan bir türlü memnun olmadığımı fark etmeyip en ufak bir başarı kazanan insanın kutlama yapmasını belki kıskanıyor belki de o kişiye sinir oluyorumdur.
Bu liste uzar gider ama formül basit; yoğun duygular bana kendimle buluşmamı, ihtiyaçlarımı fark etmemi ve ilişkilerimde düğüm olan sorunlarda nasıl sorumluluk almam konusunda beni uyarmak yani alarm çalıp beni yönlendirmek için varlar. İnsan bunlar üzerinde düşünebilen canlı dedik ya, işte size şimdi soru;
Bu mesajları dinleyip bunlar üzerinde farklı davranıp huzurlu bir hayat mı yoksa duygularımızı reddedip çevremizdekileri suçlayarak dışa bağımlı bir hayat yaşamayı mı tercih ediyorsunuz?
İnsan seçim yapabilen varlıksa buyurun seçim sizin…